30 Eylül 2014 Salı

Giriş: Altın Çağ Müjdesi

Peygamberimiz (sav) bundan 1400 sene önce, ahir zamanda -yani içinde bulunduğumuz dönemde- yaşanacak olayları çok detaylı olarak bildirmiş ve bu dönemi kapsamlı olarak tarif etmiştir. Ahir zamanda insanların Kuran ahlakından uzaklaşacakları bir dönem olacağını; dünya çapında büyük bir bozulma, fitne, savaş, kargaşa ve dejenerasyon yaşanacağını haber vermiştir. Yine Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirildiği üzere, Allah bu dönemde, Hz. İsa (a.s.) ve Rabbimiz'in Hadi (hidayet veren) sıfatını taşıyan Hz. Mehdi (a.s.)'ı gönderecektir. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhurunun görüleceği bu mübarek dönemde, inkarcı felsefe ve ideolojiler tamamen ortadan kalkacak ve dünyanın dört bir yanında devam eden zulüm ve kargaşa tamamen sona erecektir. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) döneminde, Allah inancı Peygamberimiz (sav)'in dönemindeki şekliyle yaşanacak, Kuran ahlakı insanlar arasında hakim olacak ve tüm dünya huzur ve barış mekanı olacaktır. Yeryüzünde hiçbir savaş ve çatışma yaşanmayacak, tüm silahlar ortadan kalkacak, tek bir kişinin dahi burnu kanamayacaktır. Geçmişte yaşanan ahlaksızlıklar, baskılar, zulümler, yokluklar, adaletsizlikler ve dejenerasyon bu kutlu dönemde ortadan kalkacak, her türlü sıkıntının yerini bereket, bolluk, zenginlik, güzellik, barış ve huzur alacaktır. Teknolojide çok büyük gelişmeler yaşanacak ve bunlar tüm insanların hayrı ve rahatlığı için kullanılacaktır. Sanat ve estetik yönde de çok güzel gelişmeler yaşanacak, bu dönem, Yüce Rabbimiz'in izniyle "Altın Çağ" olarak anılacaktır.
 
Rabbimiz, bu dünyada imtihanın bir gereği olarak tüm güzelliklerin karşısında onların zıttı olan negatif güçleri de yaratır. Her dönemde peygamberlerin ve iman edenlerin karşısına zıt güçler yani inkarcılar çıkmış ve bunlar Allah inancına ve güzel ahlaka karşı mücadele içinde olmuşlardır. Bu, Allah'ın bir kanunudur. Hz. Musa döneminde Firavun'un, Hz. İbrahim döneminde Nemrud'un, Hz. Muhammed (sav) döneminde Ebu Leheb'in ve Mekkeli müşriklerin var olması, bu İlahi kanunun bir tecellisidir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde haber verildiği üzere, Hz. İsa (a.s.)'ın nuzülünün ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhurunun beklendiği ahir zamanda ortaya çıkacak olan negatif güç ise, "deccal" olacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde belirtilen ahir zaman alametlerinin hemen hepsi Hicri 1400 tarihi itibariyle, yani tam Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği dönemde gerçekleşmiştir. Yüzlerce alametin gerçekleşmiş olması, ahir zamanın, içinde yaşadığımız dönem olduğunu gösteren ve aynı zamanda Altın Çağ'ın çok yakın olduğunu müjdeleyen çok önemli bir bilgidir. İçinde bulunduğumuz ahir zamanda deccal fitnesi de kendisini göstermiştir. Kitleleri dinsizliğe sürükleyen, dünyaya katliamlar, savaşlar getiren, toplumları dejenerasyona, anarşiye, bozgunculuğa ve cinayetlere sevk eden deccalin bu büyük fitnesi Darwinizm'dir. Darwinizm, hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı halde 150 yıl içinde toplumlara dayatmayla hakim edilmiş, insanlar bu büyük yalanla kitleler halinde aldatılmış, bazı toplumlar Darwinist ideolojiyi kendilerine dayanak alarak savaşlara, katliamlara, teröre, anarşiye sürüklenmiştir. Deccaliyet, Darwinizm fitnesiyle bütün dünyayı sarmış, hiçbir bilimsel kanıta dayanmamasına rağmen sahte iddialar ve delillerle kimi devletlerin resmi koruması altına girmiştir. Darwinist ideoloji, ahir zamanın en büyük fitnesi olması nedeniyle kısa süre içinde sahte bir başarıya ulaşmış, gelmiş geçmiş en büyük kitle aldatmacası olarak tarih sayfalarında yerini almıştır.
Ancak elbette her büyük fitne gibi, deccalin bu büyük fitnesi de yıkılıp yok olmak üzeredir. Ahir zamanın kutlu dönemi Altın Çağ, deccalin fitnesinin sona erdiği, savaşların ve çatışmaların son bulduğu, insanlığa büyük belalar getiren dinsiz ideolojilerin tarihin karanlıklarına gömüldüğü ve dünyanın bolluk, bereket ve adaletle dolup taştığı bir dönem olacaktır. Bu dönemde İslam ahlakı tüm dünyaya yayılacak, insanlar akın akın Allah inancına yöneleceklerdir.İşte bu kutlu dönem çok yaklaşmıştır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerine göre, Hz. Mehdi (a.s.) zuhur etmiştir. İnsanlar tarafından tanınacağı vakit pek yakındır. Yine hadislerden anlaşıldığı üzere Hz. İsa (a.s.)'ın nuzülü de çok yakın bir zamanda gerçekleşecektir. Dünya çapında deccal sisteminin en büyük fitnesi olan Darwinizm ise, tarihinin en büyük yenilgisini almıştır. Deccal artık ölmüştür. Çok yaklaştığımız Altın Çağ'ın bereket ve bolluğu, huzur ve güvenliği Allah'ın izniyle tüm insanlığa hakim olacak, tüm dünyayı sarıp kuşatacaktır. Yüce Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur:
"Allah, yazmıştır: "Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır." (Mücadele Suresi, 21)

Ahir Zamanın En Büyük Fitnesi Deccal

savaş
Ahir zamanda deccalin fitnesi çok büyük olacaktır... Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde deccal, ahir zamanda çıkacak olan en büyük negatif güç olarak tanıtılmıştır. Savaşların, tüm saldırganlıkların, fitne ve katliamların tek sebebi ahir zamanın fitnesi olan deccaldir.
Bu dünya hayatı, iyilerle kötülerin, güzelliklerle çirkinliklerin ortaya çıktığı, insanların yaptıklarıyla denendiği, iman edenlerin ve etmeyenlerin sınanıp imtihan edildiği geçici bir mekandır. Tüm varlıkları ve bu imtihan ortamını yaratan Yüce Allah, imtihanın bir gereği olarak her dönemde iman edenlere karşı inkar eden, suçlu-günahkar bir düşman kılmıştır. Her dönemde peygamberlerin ve iman edenlerin karşısına çıkan bu inkarcı, Peygamberimiz (sav)'in hadislerine göre, Hz. İsa (a.s.)'ın tekrar yeryüzüne gelmesinin beklendiği, Hz. Mehdi (a.s.)'ın ise zuhur edeceği dönemde, yani ahir zamanda gelecek olan "deccal" olacaktır.
Deccal Arapça bir kelimedir, "decl" kökünden gelir. Sözlüklerde verilen manaya göre deccal, "yalancı, hilekar; zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her yeri dolaşan müfsid (nifak koyan, bozan, fenalaştıran) ve me'lun (lanetlenmiş, kovulmuş)" bir varlıktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde deccal ahir zamanda (dünyanın son devirlerinde) ortaya çıkacak en büyük negatif güç olarak haber verilmiştir. Ahir zaman gibi olağanüstü olayların gerçekleştiği bir dönemde, zuhurunu Allah'ın izniyle pek yakında göreceğimiz Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)'a düşmanlık yaparak tüm dünyaya şeytanın sistemini hakim etmeye çalışacak olan deccal, tarihin belki de en şiddetli inkarcılarından biridir. Nitekim Peygamberimiz (sav), deccalin fitnesinin büyüklüğünü şöyle tarif etmiştir:
Adem'in yaratılışından kıyamete kadar geçen zaman içerisinde deccalden daha büyük bir hadise yoktur.1
 
Deccal rivayetlere göre, doğruyu yanlış, yanlışı doğru; iyiyi kötü, kötüyü iyi gösteren bir nifakçıdır. "Şüphesiz beraberinde bir cennet ve bir cehennem (diye isimlendirdiği iki ırmak) bulunması da onun fitnesidir.
Aslında cehennemi bir cennet olup, cenneti de bir cehennemdir..."2 hadisinde de belirtildiği gibi, onun iyi, güzel, doğru diye çağırdığı her şey, insana felaket getirecek birer kötülüktür. İnsanlara kötü gibi gösterdiği değerler ise aslında onların iyiliklerine ve menfaatlerinedir. Ne var ki bazı insanlar, olayları Kuran ahlakına ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine göre değerlendirmediklerinden, deccalin kendilerini çağırdığı şeylere kanarak ona tabi olacak ve asıl tabi olmaları gereken Allah'ın fıtratından gaflet içinde yüz çevireceklerdir. Bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu ise, deccalin oluşturduğu zulüm ortamı sayesinde anlayacaklardır. Bu nedenledir ki, Peygamberimiz (sav) insanları uyarmış ve deccalin kötü olarak gösterdiği şeyin iyi olduğunu bilerek hareket etmeleri gerektiğini haber vermiştir:
Deccal çıkar. Beraberinde su ve ateş vardır. İnsanların su olarak gördüğü yakıcı bir ateştir. İnsanların ateş olarak gördükleri de soğuk ve tatlı bir sudur. Sizden her kim bunu idrak ederse ateşi tercih etsin; kendini ateşe atsın. Aslında o tatlı ve güzel bir sudur.3
savaş
Deccalin fitnesi dünyanın her yerinde hissedilmekte sevgisizlik, çatışmalar ve bozgunculuk dünyanın her yanına yayılmaktadır.
İçinde bulunduğumuz dönem, hadislerde bildirilen çok çeşitli alametlerden anlaşıldığı üzere "ahir zaman"dır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden anlaşıldığı kadarıyla ahir zaman şu anda yaşanmaktadır ve Hz. İsa (a.s.)'ın yeniden yeryüzüne gelişi ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhuru Allah'ın dilemesiyle, bu dönemde beklenmektedir. Yine hadislerde haber verildiği gibi, yaşanan ahir zaman içinde deccalin fitnesi de hissedilmekte, sevgisizlik, isyankarlık, kötülük, ayrılık, çatışmalar ve bozgunculuk dünyanın her yanına yayılmaktadır. İnsanların büyük bir kısmı deccalin fitnesine uymuşlar, güzel ahlaktan uzaklaşmışlar, yeryüzünde inkara dayalı şeytani bir sistemi kabul etmişlerdir.
kargaşa
Deccal, insanları iyiyi kötü, kötüyü iyi göstererek aldatacak, her türlü kargaşaya zemin hazırlayacaktır.
açlık
Ahir zamanda deccalin fitnesi açlık, kıtlık ve ekonomik felaketler ile de kendini gösterecektir.
Deccalin yaşadığımız ahir zamanda ideolojik yönden en büyük fitnesi ise Darwinizm olmuştur. 19. yüzyılın en büyük hurafesi olan Darwinist ideoloji, ilk başlarda tepki görse de, deccalin etkisiyle 20. yüzyılda toplumlara yayılmış, kitleleri peşinden sürüklemiş, pek çok taraftar toplamış, okul kitaplarına, bilimsel literatüre girmiştir. Büyük bir yalan olmasına, bilimsellik iddiası ile ortaya çıkıp bilimsel hiçbir delille desteklenmemesine rağmen, deccalin etkisiyle tüm dünyayı aldatmayı başarmıştır. Hadislerde bildirildiği gibi deccal'in etkisiyle insanlar, olmayan bir şeyi var kabul etmiş, bilimsellikle hiçbir ilgisi olmayan bir teoriyi "canlılığın kökenine dair bir açıklama" olarak benimsemişlerdir. Çocuklar, ilk okul çağlarından itibaren okullarda Darwin'in evrim teorisini okumaya başlamış, en çok izlenen Darwinizm yanlısı televizyon kanalları evrime dair sahte senaryoları "bilimsel çalışma" olarak ön plana çıkarmış, üniversite profesörleri bu sahtekarlığı canla başla savunur hale gelmişlerdir. Bu, başlıbaşına batıl bir inanç sistemidir. Darwinizm, batıl bir din olarak ortaya çıkmıştır; insanlar ise bu batıl dine körü körüne inandırılmaya çalışılmış, inanmayanlar dışlanmış ve susturulmuşlardır. Evrim teorisinin lehine hiçbir bilimsel delil yoktur. Olması da imkansızdır. Ama Darwinizm sahte bir inanç sistemi olduğundan, evrim teorisi adına sürekli sahte deliller üretilmekte, evrimi çürüten gerçek bilimsel deliller ise örtbas edilmektedir. Bu sahtekarlığın boyutları gerçek anlamda çok büyüktür. Darwinizm, Allah'ı inkara dayalı, sapkın, sahte bir inanç sistemi olmasıyla, deccalin bilinen ve hadislere göre ahir zamanda beklenen büyük oyunudur.
ırkçılık
Irkçılığın en büyük kaynağı olan, insanı yeryüzünde başıboş bir hayvan olduğuna inandırmaya çalışan Darwinizm, deccalin en büyük oyunlarından biridir.
Sevgisizlik, merhametsizlik, insana insan olarak değer vermemenin, kendi ırkını daha üstün görmenin sonuçlarıdır.
Canlıların tesadüfen meydana geldiğini iddia eden, insanın maymun ataları olduğunu savunan, insanı yeryüzünde sorumsuz, başıboş bir hayvan olduğuna inandırmaya çalışan, güçlü olanın zayıf olanı ezmesi gibi sapkın bir fikirle yola çıkarak kitleleri katleden, savaşları başlatan, insanları küçük ve aşağılık gören bu sahte inanç sistemi, deccalin en büyük oyunlarından biri olan Darwinizm'dir. Fakat 150 yıldır süregelen bu oyun, 21. yüzyılın başları ile artık yıkıma uğramış durumdadır. Deccalin oyunu bitmiştir. Deccal artık ölmüştür. Kitle aldatmacası son bulmuştur. Batıl bir din gibi benimsenen bu ideoloji, Allah'ın hak dini karşısında yerle bir olmuştur. Allah kuşkusuz Kendi dinini üstün kılacak olandır. Yüce Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur:
Allah, suçlu-günahkarlar istemese de, hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir.
(Yunus Suresi, 82)
manzara
De ki: "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?"
(Mülk Suresi, 23)

Yüzyılın En Sapkın Deccali Sistemi: Darwinizm

katliam
Savaş ve katliamları bir doğa kanunu haline getirmeye çalışan Darwinizm tarihin en sapkın ve en kanlı ideolojisidir.
Bugün yeryüzünde din karşıtı en büyük fitnelerden biri, materyalizm ve materyalizmden türeyen çeşitli sapkın ideolojiler ve akımlardır. Tüm bu akımları kapsayan, hepsinin sözde bilimsel çıkış ve dayanak noktası olan düşünce ise Darwinizm'dir. Darwinizm, ortaya atıldığı tarihten itibaren materyalist ve din karşıtı ideoloji ve akımların temeli haline gelmiş, bu ideolojileri savunanlar tarafından adeta bir din haline getirilmiştir. Darwinizm'in, ahir zamanda deccalin dini haline getirileceğine büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de şu açıklaması ile dikkat çekmiştir:
Tabiatçılık (Darwinizm) ve materyalizm felsefesinden çıkan nemrudane (isyankar) bir akım, ahir zamanda felsefe vasıtasıyla gittikçe yayılarak kuvvet bulur, ilahlık iddia edecek bir dereceye çıkar.4 (Allah'ı tenzih ederiz)
Tam da Bediüzzaman'ın "tabiatçılık (Darwinizm) ve materyalizm felsefesinden çıkan nemrudane (isyankar) bir akım" şeklinde ifade ettiği gibi, Darwinizm, doğaya müstakil bir güç atfeden, tüm canlılığın kör tesadüflerin eseri olduğunu, yaratılmadığını iddia eden (Allah'ı tenzih ederiz), insanları Allah'a imandan uzaklaştırmaya çalışan bir öğretidir. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinin bir araya getirildiği ve hadislerin açıklamalarının yer aldığı Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi isimli kitapta ise bu konu şöyle yorumlanmıştır:
Deccal'in yol açtığı ahir zaman fitnesinin en bariz ve en mühim vasfı dine karşı olmasıdır. Ahir zamanda ortaya çıkacak bir kısım hümanist görüşler ve değerler, dinin yerini almaya çalışacaktır. Bu yeni din, insan üstünde mevcut her çeşit İlahi hakimiyeti kaldırmak için inkarı kendisine temel alır... Temel ilahı madde ve insan olan din dışı bir dindir.5 (Allah'ı tenzih ederiz.)
şiddet
Darwinistler insana insan olarak değer vermezler.
Darwinistler, evrim teorisini her zaman için sahte delillerle bilimsel gösterme eğiliminde olmuşlardır. Canlıların cansız maddelerden oluştuğunu ve evrimleşerek geliştiğini, tüm canlı türlerinin birbirlerinden aşamalarla türediğini iddia ederler. Ancak Darwinizm, bu iddiasının hiçbir aşamasını kanıtlayamamış, buna rağmen bilimsel olarak lanse edilmeye devam edilmekte olan sapkın bir inanç sistemidir. Darwinizm'e göre, bu hayali gelişimin en büyük hayali mekanizması "tesadüflerdir". Tesadüfler Darwinizm'in sahte ilahıdır. Darwinistlere göre bu sahte ilah imkansızı gerçekleştirme gücüne sahiptir. Darwinistlere göre bu sahte ilah; bir parça çamurlu sudan canlı hücre meydana getirmekte, balığı kaplana dönüştürmekte, ayılardan balinaları meydana getirip onlarda hiç yoktan akciğerler oluşturmaktadır. Darwinistlere göre bu sahte ilah, insanı maymundan türeyen bir canlı olarak varsaymakta, insana akıl, hafıza, yetenek gibi beceriler vermekte, yeryüzünde hiçbir şekilde taklidi yapılamayacak olan insan bilincini yoktan var etmektedir. Öyle ki, tesadüfler tüm bunları hayali bir şekilde yaparken her nasılsa adeta kontrollü, planlı, akılcı davranmakta, hata yapmamakta, üstelik gerekli durumlarda hemen tedbir almaktadır. Darwin'in evrim teorisine göre tesadüfler akıl ve kontrol gücü olan birer sahte yaratıcı hükmündedirler. (Allah'ı tenzih ederiz.)
manzara
De ki: "Sizi yeryüzünde üretip-türeten O'dur.
Siz O'na toplanıp götürüleceksiniz."
(Mülk Suresi, 24)
Tesadüfleri put edinmiş olan bu sapkın teori, bu akıl ve mantık dışı iddialarıyla her türlü demagoji ile ve sahtekarlıklarla kitlelere hakim olabilmiştir. İşte bunun nedeni deccaldir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu kandırmacanın kaynağının deccal olduğu bildirilmiştir. Deccali anlatan pek çok hadiste çeşitli benzetmelerle tarif edilen özellikler, bir ideolojinin özellikleri olarak değerlendirildiğinde konu daha da netlik kazanmaktadır. Buna göre mantıksız ve temelsiz iddialarla ortaya çıkan, insanları inkara sürükleyen, din ahlakından uzaklaştıran, insanlar arasında fitne ve kargaşa çıkmasını sağlayan her türlü ideoloji ve düşünce sistemi, deccali temsil etmektedir. Darwinizm, hadislerde tarif edilen bu deccali sisteme uyan başlıca ideolojidir. Yüce Rabbimiz Allah bir ayetinde deccalin sapkın sistemine uyan kimseleri şu şekilde tarif eder:
Hiç şüphesiz suçlular-günahkarlar, bir sapmışlık (dalalet) ve çılgınlık içindedirler. (Kamer Suresi, 47)
Darwinizm, dünyayı aldatmaya, insanları Allah inancından uzaklaştırmaya dayalı bir ideoloji olduğu için, deccalin taraftarları için her ne olursa olsun bu sapkın dinin ayakta tutulması gerekmektedir. İşte bu nedenle deccalin himayesine giren bir takım kişiler, bu ideolojiyi canlı tutabilmek için şimdiye dek her yöntemi kullanmışlardır. Tek bir bilimsel delil olmamasına karşın evrim teorisini tüm dünyaya kanıtlanmış bir teori olarak lanse etmişlerdir. Olmayan delilleri var gibi göstermişler, fosilleri kendi teorilerine uygun hale getirmek için sahtekarlıktan kaçınmamışlardır. Tek bir ara form örneği olmamasına rağmen, hayali ara formlar oluşturmuşlar, sahtekarlık yapmışlar, bunları okul kitaplarında bilimsel delil olarak okutmuşlardır. Evrim aleyhine ortaya çıkan sayısız delili göz ardı etmişler, kasıtlı olarak saklamışlar, görmezden gelmişler, insanlardan gizlemişlerdir. Teorilerinin lehine bir delil olmaması karşısında sahte fosiller üretmişler, bunları dünyanın en ünlü müzelerinde onlarca yıl boyunca sergilemişlerdir. Sahtekarlıkların ortaya çıkması karşısında utanç duymaları gerekirken, aldatıcı yöntemlerine devam etmişler, yeni sahtekarlıklar üretmekten ve bunları savunmaktan çekinmemişlerdir. Tek bir proteinin dahi tesadüfen ortaya çıkamayacağı bilimsel olarak kanıtlanmış olmasına rağmen, yaşamın ilk olarak bir çamurlu suda tesadüfen başladığı iddiasına ısrarla devam etmişlerdir. (İşlevsel tek bir proteinin tesadüfen ortaya çıkma ihtimali 10950'de bir, yani sıfırdır. Fakat asıl önemlisi, tek bir proteinin mevcut ortamda proteinler olmadan meydana gelememesidir.) Sahte delilleri gazetelerde, bilimsel dergilerde, televizyonlarda yayınlamaktan çekinmemişler, bunu ders olarak yıllarca öğrencilere anlatmakta sakınca görmemişlerdir. Darwinizm, sahtekarlık, aldatmaca ve yalan üzerine kurulu bir inanç sistemidir. Darwinizm bilim değildir. Darwin'in evrim teorisi, ortaya atıldığı ilk günden itibaren eski paganların üstlendikleri görevi üstlenmiş, insanları putperest yapmaya uğraşmış, Allah inancından uzaklaştırmaya çalışmıştır. 150 yıl boyunca insanları aldatmış, 150 yıl boyunca insanları bir yalana inandırmaya çalışmıştır. Darwinizm, ayakta kalabilmek için sahtekarlığa ihtiyaç duyan, taraftar elde etmek için yalan söyleyen, Darwinizm'in bir yalan olduğu gerçeğini söyleyenleri aforoz etmeye çalışan sapkın bir dindir.
manzara
Onlar, Allah'ı bırakıp da (Allah'ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hiçbir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar...
(Hac Suresi, 71)
Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
De ki: "Allah Katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." (Maide Suresi, 60)
Normal şartlarda, insanların böylesine saçma bir ideolojinin peşinden koşmalarının kuşkusuz ki mantığı yoktur. Fakat insanların bir kısmı, deccalin kurduğu tuzağın içine düşmüşler, bilinçsizce, nasıl yaptıklarını, nasıl kapıldıklarını anlamadan bu aldatmacaya kanmışlardır. Çünkü deccal sinsi bir yöntem kullanmıştır. Darwinizm dünyayı aldatırken, bir yandan da deccalin bu sinsi ve çirkin görevini üstlenmiş, sahte ve sapkın yöntemlerle insanlara ulaşmıştır. Fakat kuşkusuz, her batıl dinde olduğu gibi bu dinde de Allah'a karşı kurulan tüm sinsi tuzaklar boşa çıkmıştır. Allah ayetlerinde bu gerçeği bildirir:
Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar; Ben de bir düzen kurup hazırlıyorum. Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.(Tarık Suresi, 15-17)

Dipnotlar

1. Tirmizi, s. 82; Müslim, Fiten: 126
2. İbni Ebi fieybe, Musannef, Fiten: 5, 8/5912 İbn-i Mace, 4075, 4076; Tırmizi, Fiten: 59, no. 2240, 4/510
3. Müslim; Büyük Fitne Mesih-i Deccal, Saim Güngör, s. 13
4. İsmail Mutlu, Bediüzzaman'ın Yorumları, Işığında Kıyamet Alametleri, Mutlu Yayıncılık, İstanbul, 1996, s.117
5. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, Tercüme ve fierhi, 13. Cilt, Ankara, 1992, s.457-458

Deccali Sistem Masonluktur

Allah'ı inkar adına ortaya çıkmış olan; insanlara, Allah'a karşı sorumlu olmayan başıboş birer hayvan oldukları telkinini veren, her şeyin tesadüflerle meydana geldiği iddiasını kitlelere yayan ve doğal seleksiyon iddiası ile tüm dünyaya zayıfların yok olması, güçlülerin ise hayatta kalması düşüncesini yayarak 20. yüzyılın başından itibaren bütün dünyayı zulme, dejenerasyona, kitle katliamlarına, savaşlara sürükleyen evrim teorisinin asıl koruyucusu, asıl destekleyicisi ateist masonluktur.
Evrim teorisini bugünkü hali ile ortaya atan ve bu aldatmacanın kitlelere yayılmasına önayak olan Charles Darwin'in dedesi Erasmus Darwin, İskoçya'da, Canongate Kilwinning no. 2 locasına bağlı ünlü bir masondur. Charles Darwin de dedesi ile aynı locadandır ve 27 dereceden masondur.Charles Darwin'in kardeşleri de aynı şekilde masondur. 6
Darwin'in görüşlerinin yayılmasından sonraki 150 yıl boyunca tüm dünyada Allah inancının zayıflamasının, ateistlerin çoğalmasının, dünyanın büyük bir karışıklık ve dejenerasyon içine girmesinin, dünya savaşlarının çıkmasının, toplumların içinde nefret ve öfkenin yayılmasının, kitle katliamlarının, cinayetlerin çoğalmasının, soykırım, ırkçılık gibi toplumları felakete götüren görüşlerin yaygınlaşmasının nedeni; bu aldatmacanın ateist masonluğa bağlı bir Darwinist diktatörlük idaresi altında dünyanın hemen her kurumuna, okullara ve devlet yönetimlerine yerleşmiş olmasıdır.
Kanlı komünist ve faşist liderler, Darwin'in evrim teorisine olan bağlılıkları ve hayranlıkları ile ünlüdürler. Bu kişiler dünyada fitne, bozgunculuk, zulüm sistemi kurarken, kendilerine evrim teorisini kaynak olarak aldıklarını belirtmekten kesinlikle çekinmemişlerdir. Ayrıca söz konusu kanlı liderlerin tamamı da ateist mason localarına bağlı birer masondurlar.
Kitleleri kana bulayan komünizmin kurucusu Karl Marx, Darwin'in kitabı Türlerin Kökeni ile ilgili olarak, "Bizim görüşlerimizin tabii tarih temelini içeren kitap budur işte" diyerek kendisine Darwin'in evrim teorisini temel aldığını açıkça ifade etmiştir.7 Marx, 32. dereceden Alman Grand Orient locasına bağlı bir masondur. Ateist olmasıyla tanınan Marx, Musevi kökenli olmasından her zaman rahatsızlık duymuş ve Yahudiler Olmadan Bir Dünya adındaki kitabında Musevilere ve Allah inancına olan öfkesini açıkça ifade etmiştir.8
Marx'ın görüşlerini kendilerine temel almış ve milyonlarca insanın katledilmesine sebep olmuş olan ve yine Darwin'e ve evrim teorisine hayranlıkları ile bilinen, Lenin ve Stalin de aynı şekilde ateist birer masondurlar. Lenin, Grand Orient locasına, Stalin ise, Gül Haç locasına bağlıdır.9 Stalin, 60 milyon insanın hayatına malolduğu tahmin edilen yönetimi boyunca, evrim propagandasına büyük önem vermiştir. Otobiyografisinde şu sözler yer almaktadır:
Okullardaki öğrencilerimizin zihnini yaratılış fikrinden temizlemek için onlara üç şeyi özellikle öğretmeliyiz: Dünyanın yaşını, jeolojik orijinini ve Darwin'in öğretilerini.10
Komünist Devriminin Lenin ile birlikte diğer kurucularından biri olan Leon Trotsky ise "Darwin'in buluşu tüm organik madde alanında diyalektiğin (diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu" yorumunu yapmış olan bir diğer Darwinist'tir.11 Leon Trotsky de, aynı şekilde Grand Orient locasına bağlı ateist bir masondur. Trotsky, Rusya'dan sürülüp Güney Amerika'ya yerleşmesinin ardından Latin ve Güney Amerika bölgelerinde Grand Orient localarının birleştirilmesi görevinde bulunmuştur. Bugüne kadar, Küba da dahil olmak üzere Güney Amerika'daki komünist ayaklanmaların tümü, bu localar tarafından organize edilmiştir.12
Benzer şekilde, Çin komünizminin kurucusu Mao Tse Tung da "Çin sosyalizminin temelini, Darwin'e ve evrim teorisine dayandırdığını" açıkça belirtmiş olan kanlı bir komünist liderdir. Ve Mao Tse Tung da, Grand Orient locasına bağlı ateist bir masondur.13 Mao Tse Tung'un Darwin'e dayandırdığı Çin sosyalizmi, tarihin en baskıcı ve en kanlı rejimlerinden biridir. O dönemde Çin, sayısız politik idama sahne olmuştur. İlerleyen yıllarda ise Mao'nun "Kızıl Muhafızlar" adını verdiği genç militanlar, ülkeyi tam bir terör ortamına sürüklemişlerdir. Çin, halen aynı kirli komünist sistemin etkisi altında, aynı kanlı diktatörlüğü sürdürmektedir. Son dönemlerde Çin'de Uygur Türklerine yönelik yapılan tarihin en büyük soykırımı ve ardından gelen korkunç idamlar, Mao'nun kendi ifadesiyle Darwin'in evrim teorisine dayanan, aynı sapkın ve kirli sistemin etkisinin devam ettiğini açıkça göstermektedir.
Bu kişilerin tamamı Darwinist ve ateist masondurlar. Bu kişiler, Kuran, Tevrat ve İncil'e karşı olan, Allah'a başkaldıran deccal komitesini oluşturmaktadır.
diktatörler
Dünyayı dinsizliğe, dejenerasyona, savaşlara, nefret ve amaçsızlığa sürükleyen eli kanlı liderlerin tamamı ateist masondur.
Dünyayı dinsizliğe, dejenerasyona, nefret ve amaçsızlığa, savaşlara sürükleyen Darwin; onun fikir babası olan dedesi Erasmus Darwin, milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan ve Darwinizm'i destekleyen komünist ideolojinin kanlı liderleri, yüksek dereceden ateist birer masondurlar. Bugün, hiçbir bilimsel delili olmamasına karşın evrim teorisi, bütün dünyada kanunlarla korunmakta ve desteklenmektedir. Gençler, bu sapkın teoriyi öğrenmek, öğretmenler de savunmak zorunda bırakılmaktadır. Evrim teorisine karşı gelenler, derhal görevlerinden alınmakta, susturulmaktadır. Çünkü, dünyayı kana bulayan, toplumlara dinsizliği aşılamaya çalışan bu sapkın ideoloji, deccalin, yani ateist masonluğun en önemli kalesidir. Kanlı komünist ve faşist liderlerin bu teoriye kararlılıkla bağlı oldukları ve Darwin'in öğretilerini uygulayarak milyonlarca kişinin kanını döktükleri dikkate alındığında, bu deccal komitesinin dünya çapındaki etkisi anlaşılabilmektedir.

Ateist Masonluğun Temel Felsefesi Darwinizm

Darwinizm, ateist masonluğun temel felsefesidir. Çünkü Darwinizm, ateist masonların dünyada kurmaya çalıştıkları deccali sistemin çürük alt yapısını oluşturmaktadır. İnsanları Allah inancından uzaklaştırmayı amaçlamakta, yeryüzündeki zulüm sisteminin sapkın ve sahte fikri dayanağını oluşturmaktadır. İşte bu sebeple ateist masonların oluşturduğu örgütlenme, evrim teorisinin topluma kabul ettirilmesi konusunda en çok uğraşan örgüttür. Mason Dergisi, ateist masonların evrim ideolojisine neden bağlı olduklarını şu şekilde belirtmektedir:
Darwin'in evrim kuramı doğada oluşan pek çok olayın Tanrı işi olmadığını gösterdi."14 (Allah'ı tenzih ederiz)
Ateist masonlar, işte bu büyük yalanı ayakta tutabilmek ve kitlelere yayabilmek için evrim teorisini bilimsel bir teoriymiş gibi sunmaya çalışırlar. Oysa ateist masonların ön plana çıkardıkları evrim teorisi, tek bir bilimsel delille bile desteklenmemiş, yaratılışı ispatlayan 350 milyon fosil ve diğer bilimsel bulgular karşısında tümüyle çöküşe uğramış tarihin en büyük sahtekarlığı, bilim adına ortaya çıkmış en büyük aldatmacasıdır.
Bir başka "mason yayını" olan Mimar Sinan dergisinde ise ateist masonluğun Darwinizm'e bakış açısı şu şekilde izah edilmiştir:
Bugün artık en uygar ülkelerden, en geri kalmışlarına değin tek geçerli bilimsel kuram Darwin'in ve onun yolunu izleyenlerinkidir.15
Ateist masonlar, Darwinizm'i bilimsel bir kuram gibi göstermeye ve bunun en doğru yol olduğu telkinini vermeye çalışırlar. Çünkü Darwinizm, ateist masonik odakların önünü açan sapkın düşünce sistemini yaymak için kullanılmaktadır. Dolayısıyla ateist masonlar, bu teorinin propagandasının yapılmasını da başlıca görevleri arasında kabul etmektedirler. Mason Dergisi, söz konusu "görev"i şöyle ifade etmiştir:
Hepimize düşen en büyük insancıl ve masonik görev; pozitif bilimden ... ayrılmamak, bunun evrimde en iyi ve tek yol olduğunu benimseyerek bu inancımızı insanlar arasında yaymak, halkı pozitif bilimlerle (Darwinizmle) yetiştirmektir.16
Bir ateist ve yüksek derece mason olan Selami Işındağ ise Masonluktan Esinlenmeler adlı kitabında, ateist masonluğun batıl evrim inancı doğrultusunda insana bakış açısını şu şekilde ifade etmektedir:
İnsan, evrim bakımından, hayvandan ayrı değildir. İnsanın oluşması ve evrimi için, hayvanların tabi oldukları güçlerden ayrı, özel güçler yoktur.17
Deccal sistemi olan ateist masonluk; insanı tesadüfen oluşmuş bir hayvan gibi gören Darwinizm yoluyla, tüm hedeflerine rahatça ulaşabileceği sahte bir dayanak edinmiştir. Darwinizm, deccalin tüm sapkın fikir sistemini oturtabileceği sapkın bir ideoloji olarak ateist masonlar tarafından ortaya atılmış, ateist masonlar tarafından desteklenmiş, bilim gibi gösterilmiş ve ateist masonlar tarafından korunmuştur. Halen, söz konusu deccal sistemi bu sapkın ideolojiyi baskı, dayatma, zorbalık ve sahtekarlık yoluyla korumaya devam etmektedir.
Bunu daha iyi anlayabilmek için, deccal sistemi olan ateist masonluğun, Darwin döneminde bu sapkın ideolojiyi nasıl destekleyip ön plana çıkardığını incelemek yerinde olacaktır.

Ateist Masonlar Tarafından Desteklenen Darwin

Darwinizm'in ateist masonluğun en büyük oyunlarından biri olduğu gerçeğini gözler önüne seren önemli bir örnek, bir mason toplantısında ateistler tarafından alınmış olan karardır. Paris'teki 33. Derece Mizraim Masonluk Yüce Konseyi'ne bağlı konsey üyeleri, toplantılarında evrimin bir bilim olarak desteklenmesi gerektiği kararını alırken, aslında bir yandan kendileri teoriyle alay etmektedirler:
İşte bu [evrim teorisinin bilimsel olduğu] bakış açısını kullanarak, bizler hiç durmaksızın, basınımız yoluyla bu teorilere körü körüne güvenilmesini sağlayacağız. Entelektüeller... bilgileriyle kendilerini övecekler ve herhangi mantıksal bir doğrulamaya gerek duymaksızın bilimden alabildikleri tüm bilgiyi faaliyete geçirecekler, temsilciliklerimizdeki uzmanlar onların zihinlerini bizim istediğimiz yönde eğitebilmemiz için tüm parçaları kurnazca bir araya getirdiler. Bir an için bunların boş sözler olduğunu düşünmeyin: Darwinizm için planladığımız başarılar üzerinde dikkatlice düşünün...18
mason
 
Amerika'daki ateist masonik sistem de, Mizraim'in bu kararını çok geçmeden benimsemiştir. New Age dergisi Mart 1922 yılında ateist masonluğun hakimiyetinin sözde evrim ve insanın kendi gelişimi sayesinde kurulacağını belirtmiştir.
Dikkat edilirse, evrim teorisinin şu anki sahte bilimsel görünümü, 33 derece ateist mason localarında tespit edilip kararlaştırılmış olan bir oyundur. Ateist masonlar, kendilerinin bile komik bulduğu bu aldatmacaya bilim süsü verebilmek için, kendi istedikleri şekilde davranan bilim adamlarını, kendilerinin yönlendirdiği basını kullanacaklarını açıkça belirtmektedirler. Ateist masonlar, Darwinizm adına gerçekleştirdikleri başarılardan bahsederken, aslında bir aldatmacanın üniversitelere, okullara, okul kitaplarına, tüm yayın organlarına bir gerçekmiş gibi girmesini, anti-Darwinist söylemlerde bulunanların susturulmasını, anti-Darwinist faaliyetlerin baskı yoluyla durdurulmasını kastetmektedirler. Ateist masonların Darwinizm için gerçekleştirdikleri bu sahte "başarılar", günümüzde öyle bir raddeye getirilmiştir ki, İngiliz kilisesi Darwin'den özür dilemeye, Papa, kendi evinde Darwinizm yanlısı konferanslar vermeye zorlanmıştır. İşte dünyaya hakim olan deccal sistemi olan ateist masonluğun, bir locada kararlaştırıp uyguladığı bu sapkın sistem, böylesine etkili olmaktadır.
Ateist masonluğun Darwinizm ile bağlantısının bir başka önemli delilini ise Darwin döneminde Darwin'in en büyük destekçisi olan ve Darwin'in bulldog'u olarak anılan Thomas Huxley'in faaliyetlerinden anlamak mümkündür. Huxley, İngiltere'nin en önemli bilim kurumlarından biri olan Royal Society'nin (Kıraliyet Akademisi) bir üyesiydi ve bu kurumun tüm diğer üyeleri gibi kıdemli bir masondu.19 Royal Society ya da uzun adıyla The Royal Society of London for The Improvement of Natural Knowledge (Doğasal Bilginin Geliştirilmesi İçin Londra Kraliyet Akademisi) 1662 yılında kuruldu. Kurumun bütün üyeleri istisnasız masonlardan oluşuyordu.20
Thomas Huxley ve Royal Society binası
Thomas Huxley ve Royal Society binası.
Hiçbir kişisel başarısı olmamasına rağmen, oldukça genç yaşta Royal Society'e üye yapılan Thomas Huxley'i büyük çoğunluğunu ateistlerin oluşturduğu bu masonik örgüt açısından önemli kılan şey, Darwin'in yakını ve en büyük destekçisi olmasıydı.
Royal Society'nin diğer üyeleri de, hem kitabını yayınlamadan önce hem de yayınladıktan sonra Darwin'e büyük destek ve katkılarda bulundular. Özellikle ateistlerin oluşturduğu bu masonik kurum, Darwin'i ve Darwinizm'i o denli sahiplendi ki, bir süre sonra, aynı Nobel ödülleri gibi, her yıl başarılı bulduğu bilim adamlarına "Darwin madalyası" hediye etmeye başladı.
Kısacası kendisi de bir mason olan Darwin tek başına değildi. Teorisini ortaya attığı andan itibaren "örgütlü" bir şekilde desteklendi. Bu örgütlü destek, çekirdeğini ateist masonların oluşturduğu sosyal sınıf ve gruplardan geliyordu. Marksist düşünür Anton Pannekoek, Marxism And Darwinism(Marksizm ve Darwinizm) adlı kitabında, bu önemli gerçekten söz eder ve burjuvazinin, yani Avrupalı zengin kapitalist sınıfın Darwinizm'i destekleyişini şöyle anlatır:
Marksizm'in önemini ve pozisyonunu, sadece proleter sınıf mücadelesindeki rolüne borçlu olduğu herkesçe bilinir... Darwinizm'in de Marksizm'le aynı tecrübeleri yaşadığını görmek zor değildir. Darwinizm, bilim dünyası tarafından objektif bir yaklaşımla tartışılarak ve test edilerek kabul edilmiş soyut bir teori değildir. Hayır, Darwinizm ilk adımı atar atmaz, hevesli destekçileri ve tutkulu düşmanları olmuştur. Darwin'in ismi, teorisinden az bir şey anlayan insanlar tarafından yüceltilmiştir... Darwinizm de, sınıf mücadelesinde bir rol oynamıştır ve bu rol sayesinde hızla yayılmış, tutkulu taraftarlar ve çetin düşmanlar kazanmıştır.21
Bu iddia, ateist masonların evrim teorisine neden önem verdiklerini açıkça göstermektedir. Onların amacı, insanın ve tüm canlılığın tesadüfen meydana geldiği fikrini zihinlere yerleştirmek, böylece insanlara bu sapkın materyalist felsefeyi tutarlı gibi gösterebilmektir. Allah'ı inkar etmenin (Allah'ı tenzih ederiz) ve tesadüfleri sahte ilah şeklinde insanlara empoze etmenin tek yöntemi ise onlara göre evrim teorisidir. İşte bu nedenle ateist masonluk, her ne surette olursa olsun evrim teorisini destekler, savunur, toplumlara yaymaya çalışır ve sahtekarlıkla veya zorbalıkla bile olsa mutaka koruması altında tutar. Dünyada bu aldatmacanın ısrarla ve büyük bir fanatiklikle korunmasının ve dünyaya hakim bir Darwinist diktatörlük kurulmuş olmasının sebebi işte budur.
masonluk ve darwinizm
Masonlar tarafından ortaya atılan evrim teorisinin bugünkü destekçisi de masonlardır.

Sahte Darwinizm İdeolojisinin Destekçileri Daima Ateist Masonlar Olmuştur

Daha önce detaylarını belirttiğimiz gibi, ateist masonluğun temel felsefesi Darwinizm'e dayanmaktadır. Çünkü Darwinizm, ateist masonluğun dayandığı noktaları, yani ateizmi, amaçsızlığı, savaşları ve dejenerasyonu, yani deccal sistemini meşru hale getirmek için ortaya atılmış ve bilimsel hiçbir yönü olmamasına rağmen bilimsel gibi gösterilmeye çalışılmış sahte bir ideolojidir.
Üst düzey bir mason olan Selami Işıldağ, ateist masonluğun, evrimi kayıtsız şartsız kabulünü şu sözlerle dile getirmiştir:
Kısaca, hem de pek kısaca, bazı masonik ilkelere, düşünüş ve benimseyişlere de değinmek istiyorum: (Ateist) Masonluğa göre yaşam (hayat) tek hücreden başlar, değişme, dönüşme ve evrim (tekamül) ile insana kadar gelir. Başlangıcın kendiliği (mahiyet), nedenleri, amacı ve koşulları bilinemez. Yaşam, özdek-enerjiden çıkmıştır ve ona dönecektir. Evrenin Ulu Mimarı; ancak yüce bir prensip, iyilikler ve güzelliklerin sonsuz ufku, evrimin doruğu, en yüksek aşaması, insanlık ülküsü olarak düşünülüp benimsenirse, kişileştirilmezse, dogmatizmden kurtulma olanağı vardır.22 (Allah'ı tenzih ederiz)
Bu sözlerde geçen "Evrenin Ulu Mimarı" adı verilen masonik kavram, ateist masonların taptıkları, şeytanı nitelendirmektedir. (Allah'ı tenzih ederiz.)
Bir başka kaynakta, ateist masonluğun evrim düşüncesi ile ilişkisi açıkça belirtilmekte ve Darwin'in büyükbabası Erasmus Darwin'in evrim fikrini ortaya atışının temel sebebinin ateist masonluğa dayanak oluşturması olduğu açıklanmaktadır:
New Age'in evrensellik, büyü ve evrim gibi doktrinlerinin büyük bir kısmı (ateist) mason locası'nda yer alır. Bu nedenle Erasmus Darwin gibi masonlar ve başkaları da evrim fikrini kabul etmişlerdir.
...Evrim, reenkarnasyon ile bağlantılı bir gizem dinidir. İşte bu nedenle New Age takipçileri de evrim öğretilerine inanırlar. Evrim, doğal seleksiyonun tüm canlıları daha az gelişmişten, kompleks hale getirdiğini öne sürer (insan ise milyarlarca yıl süren tesadüflerle dolu bu aşamalı gelişimin son ürünüdür). Reenkarnasyon da insanın mükemmelliyete ulaşana dek birçok hayat yaşayarak sonsuz olarak evrimleştiğini öğretir.23
Yine Darwinizm'in ateist masonluğa dayanan bir teori olduğu, George H. Steinmetz'in Freemasonry: Its Hidden Meaning (Masonluğun Gizli Anlamı) isimli kitabında şu sözlerle özetlenmiştir.
Masonik alegoride ve sembollerde gizlenen bu eski ve gizli öğreti evrimi Darwin'in şimdiye dek öğrettiği gibi açıklar: Reenkarnasyon ve Karma, bilimsel astrolojinin bir parçasıdır.24
Yazar Phillip D. Collins, ateist masonik sistemi deşifre ettiği The Ascendancy of the Scientific Dictatorship (Bilimsel Diktatörlüğün Hakimiyeti) başlıklı yazısında, Darwinizm'in aslında nasıl ateistlerin oluşturduğu bir masonik aldatmacaya dayandığını şu sözlerle ifade eder:
Darwinizm teorisi '-izm'lerin, hafifçe örtülmüş büyücülükle ilgili kavramların, felsefi doktrinlerin ve ideolojilerin yoğun bir karışımıdır. Yine, Tennenbaum'un, Darwinizm, "absürd (akıl almaz) derecede mantıksız önermelere dayanır, bunlar bilimsel gözlemlerden elde edilmemiş, fakat suni olarak dışarıdan, politik ve ideolojik nedenlerle ortaya atılmıştır," açıklaması, özlü ve doğrudur.25
Ateist masonluğun, Darwinizm'i ön plana çıkararak dünya savaşlarını çıkarması, kitle katliamları yapması, soykırım, ırkçılık gibi zulüm sistemlerini yayması da zor olmamıştır. Ateist masonluk, çeşitli üst düzey ateist masonları ön plana çıkararak, Darwinist ideolojiyi bir dayanak noktası haline getirerek ve bu ideolojiyle insanların beyinlerini yıkayarak, dünyaya korkunç bir felaket getirmiştir. 350 milyondan fazla insan, bu korkunç oyun neticesinde şehit olmuş veya yaşamını yitirmiş, insanlar ne olduğunu anlamadan iki büyük dünya savaşının yıkımını yaşamışlardır.
Phillip D. Collins, bu gerçeği şöyle özetlemektedir:
The Secret Cult of the Order (Düzenin Gizli Kültü) adlı eserinde Anthony Sutton şöyle demektedir: 'Marx ve Hitler, her ikisinin de felsefi temelleri Hegel'e dayanır. İşte Darwin, Marx ve Hitler'in kesiştiği Hegelci bağlantı noktası buradadır. Nietzsche-izm, Darwinizm ve Marksizmin hep birlikte Siyonun Akıllı Adamları Protokolünde yer aldığı düşünüldüğünde, bu bir tesadüf değildir. Nazizm (faşizmin bir varyasyonu) Nietzche-izmden türemiştir. Komünizm, Marksizm'den çıkmıştır. Her ikisi de Hegelci ilkelere dayanmaktadır. Dahası, her ikisi de Darwinizm "bilimiyle" meşru kılınmış 'bilimsel diktatörlükler'dir.
Hitler ve Marx'ın, her ikisinin de Darwinist evrime olan ilgileri tarihi bir gerçektir. Londra'da yaşadığı dönemde Karl Marx, T. H. Huxley tarafından verilen evrim teorisi konferanslarına katılmaktadır.
Komünizmin sınıf savaşı kavramıyla, Darwin'in doğal seleksiyon ilkesi arasındaki şaşırtıcı benzerliği fark eden Marx, Darwin'e 1873 yılında Das Kapital kitabının bir kopyasını göndermişti. Evrim düşüncesinden büyülenen Marx, bir sonraki cildi Darwin'in kendisine adamasını istemişti.26
Araştırmacı Ian Taylor, bu konuda şu açıklamayı yapmaktadır:
Faşizm ya da Marksizm, sağ kanat ya da sol - ... elbette bu yolların zemini Darwin'in evrim teorisidir.27
Phillip D. Collins'in bu konuyla ilgili diğer saptamaları da şu şekildedir:
Evolution and Ethics (Evrim ve Ahlak Bilimi) adlı kitabında Keith açıkça şunları söyler: 'Benim sürekli ifade ettiğim gibi Alman Führer (Hitler) bir evrimcidir: Bilinçli olarak Almanya'daki uygulamaların evrim teorisine uygun olmasını hedeflemiştir.'28
Mein Kampf kitabını analiz eden Werner Maser, Hitler'in "biyoloji, tapınma, güç ve mücadele gibi kavramlarından ve onun tarihte ahlak şartı görüşlerini reddetmesi"nden Darwin'in sorumlu olduğunu açıklamıştır.29
Komünizm ve Nazizm uygulamalarının her ikisinde de sonuçta inanılmaz kan akıtılmıştı. Bu Darwinist düşüncenin doğal sonucuydu ve 'bilimsel diktatörlüğün' bir mirasıydı.30
Darwin'in düşüncelerini uygulayan komünistler ve faşistler, milyonlarca insanı öldürmüşlerdir. Bu grupların her ikisi de elitler (Illuminati) içerisinde çıkar ve günümüzde de aynı hedefleri sürdürmektedirler. Darwinist 'güçlü olanın hayatta kalması' iddiası sonucunda zafere ulaşmak için kan dökülmesi şarttır.31
komunizm-nazizim
Masonluk, Darwinizm'i ön plana çıkararak dünya savaşlarını başlatmış, kitle katliamları yapmış, ırkçılık gibi zulüm sistemlerini yaymıştır.
Ateist masonluk, yani deccaliyet, Darwinizm görünümü altında kitlelere sızarak milyonlarca insanın katledilmesine yol açmıştır. Bu deccali sistem, ülkeleri yıkmış, inananlara yönelik katliamların bir numaralı sorumlusu olmuştur. Ve bu deccali sistemin yöntemleri her zaman insanlara makul gösterilmeye çalışılmış, evrim kılıfı ile kamufle ederek bilimsel bir dayanağı varmış gibi gösterilmiştir. Oysa evrim teorisi, bilimsel tek bir delille bile desteklenmediği gibi, bilimsel her bulgu, bu teoriyi tekrar tekrar yıkmaktadır. Darwinizm'in büyük bir aldatmaca olduğu kesin, ispatlı bir gerçektir.
İnsanların açık ve aleni şekilde söylenmiş bir yalana bu kadar körü körüne bağlanmış olmaları, dünya çapında bu aldatmacanın yayılması ve insanları, toplumları, ülkeleri etkisi altına almış olması elbette inanılması güç bir olaydır. Fakat söz konusu kitle aldatmacasının ateist masonların tekelinde olduğu gerçeği dikkate alındığında, bu aldanışın sebebi de anlaşılabilmektedir. Ateist masonların oyunu, kapalı kapılar ardındaki ateist localardan, tüm dünyaya ulaşacak olan etkili bir oyundur. Onlar, bir toplumu veya tüm dünyayı aldatmak istediklerinde, tıpkı evrim teorisinde olduğu gibi, ülkeleri, devlete bağlı kurumları, kişileri, basını, yani hegemonyaları altında olan her türlü yolu kullanarak bunu diledikleri şekilde yaparlar.

Şeytanın Düzeni, Mutlaka Yıkılıp Yok Olacaktır

Şeytana tapan deccal sistemi ateist masonluk, daima Allah taraftarları karşısında mağlup olacaktır. Şu an şeytana tapan masonik teşkilat dünya üzerinde güçlü gibi görünmektedir. Oysa bu aldatıcıdır. Şeytanın büyük devletleri olması, milli politikalarının olması, istihbarat örgütlerinin olması hiçbir şey ifade etmemektedir. Bu çürük sistem, Allah'ın dilemesiyle, tek bir haftada, tek bir günde, hatta tek bir anda yıkılacak bir sistemdir. Şeytanın sistemi, ne kadar güçlü görünürse görünsün, Allah'ın dilemesiyle mutlaka yerle bir olacak şekilde yaratılmıştır.
Bu gerçeği tarihten görmek mümkündür. Şeytana tapan, ateist mason liderlerin yönettiği koskoca devletler, Allah'ın dilemesiyle bir anda yıkılıp yok olmuştur. Örneğin, Hitler bir satanist ve ateist bir masondu. Onun bir devlet politikası vardı. Gizli servisleri, gizli polisi, müthiş teşkilatlanmaları bulunuyordu. Fakat o, kendisine şeytanı sahte ilah edindiği için, şeytanın izinden giderek güçlü olacağını zannettiği için, şeytan onun devletini yıktırdı, onu perişan hale getirdi. Komünist diktatör Lenin, şeytanın emirlerini uygulayarak devletlere hükmeden güçlü bir lider görünümündeydi. Fakat sonunda delirerek, perişan bir halde öldü. Saddam Hüseyin de şeytanın direktiflerini uygulayan ateist bir masondu. Onun döneminde Irak ordusu, dünyanın en güçlü ordusuydu. Fakat ordu, yalnızca bir gün içinde çölün içinde kayboldu. Saddam'ın ise, dünyaya karşı yaptığı güç gösterisinin hemen ardından hayatı perişan halde son buldu.
Bütün bu olanlar, yalnızca bir günde veya bir anda gerçekleşmiştir. Güçlü görünen her şeytan taraftarı, Allah'ın onlara şeytanı bizzat musallat etmesiyle bir anda tüm güçlerini kaybetmişler, yıkılıp çökmüşlerdir. Bu kişiler, şeytanın bir gücü olduğuna inanarak yanılmışlardır. Oysa şeytanın hilesi zayıftır. Tüm güç ise yalnızca Allah'a aittir.
İşte bu sebeple yalnızca Allah'ın taraftarları galip gelecektir. Şeytanın ordusu, Peygamberlere karşı daima yenilgiye uğramıştır. Peygamberimiz (sav), Allah taraftarı olduğundan onu asla yenememişlerdir. Hz. Musa (a.s.), dönemin büyük güç sahibi lideri ve aynı zamanda da ateist bir mason olan Firavun'a karşı gelmiştir, fakat Firavun, Allah taraftarı olan Hz. Musa (a.s.)'ı yenememiştir. Dikkat edilirse, büyük bir ihtişam içinde yaşamış olan Firavun, sonraki kavimler için bir ibret vesilesi olacak şekilde ölmüştür. Yine aynı şekilde Hz. Süleyman (a.s.) da, ateist masonik teşkilatlanmaların tamamına karşı galip gelmiştir.
Allah taraftarları, tarihin hiçbir döneminde yenilmemişlerdir ve yenilmeyeceklerdir de. Allah'ı candan seven, büyük bir samimiyetle O'na yönelen herkes mutlaka deccal sistemine karşı galip gelecektir. Dünyaya hakim olmuş durumdaki deccali sistem, yani ateist masonluk da şu anda şeytanın geçmişteki taraftarları ile aynı konumdadır. Deccal güçlü gibi görünsede, şeytanın taraftarı olduğundan, onu, Rabbimiz'den büyük bir karşılık beklemektedir. Allah'ın taraftarları olan ahir zamanın iki büyük şahsı Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.), şeytana karşı mutlaka galip gelecektir. Deccali fikir sistemi, Allah'ın izniyle, tam anlamıyla çöküp yok olacaktır.
hitler-saddam-lenin
1. Hitler, 2. Saddam ve 3. Lenin.
Kendilerini güçlü zanneden Darwinist zulüm sisteminin en kanlı liderleri, büyük bir perişanlık içinde ölmüşlerdir.

Dipnotlar

6. John Daniel, Two Faces of Freemasonry, Day Publishing, 2007, s. 120
7. Kent Hovind, The False Religion of Evolution, http://www.hsv.tis.net/….ke4vol/evolve/ndxng.html (bu kitap sadece internette yayınlanmıştır)
8. John Daniel, Two Faces of Freemasonry, Day Publishing, 2007, s. 434
9. John Daniel, Two Faces of Freemasonry, Day Publishing, 2007, s. 449
10. Kent Hovind, The False Religion of Evolution, http://www.hsv.tis.net/….ke4vol/evolve/ndxng.html (bu kitap sadece internette yayınlanmıştır)
11. Alan Woods-Ted Grant, "Marxism and Darwinism", Reason in Revolt: Markxism and Modern Science, London:1993
12. John Daniel, Two Faces of Freemasonry, Day Publishing, 2007, s. 449
13. John Daniel, Two Faces of Freemasonry, Day Publishing, 2007, s. 572
14. Türk Mason Dergisi, Sayı: 25-26, sf.14
15. Mimar Sinan Dergisi, Sayı 38, sf. 18, yıl 1980
16. Türk Mason Dergisi, Sayı:25-26, Mart 1977, Sf: 59
17. Dr. Selami Işındağ, "Masonluk Öğretileri", Masonluktan Esinlenmeler, İstanbul 1977, s. 137
18. John Daniel, Two Faces of Freemasonry, Day Publishing, 2007, s. 121
19. Albert G. Mackey. "Charles Darwin and Freemasonry". An Encyclopedia of Freemasonry New York: The Masonic History Company, 1921, Vol. III
20. John J. Robinson, Born in Blood, s. 285
21. Anton Pannekoek, Marxism And Darwinism, Cornell University Library, 1912
22. Dr. Selami Işındağ, Panteizm-Kamutanrıcılık Felsefesi, Masonluktan Esinlenmeler, İstanbul 1977, s. 190
23. The Jesuit Pierre-Teilhard-De-Chardin, s. 2 http://www.scribd.com/doc/14090263/Pierre-Teilhard-De-Chardin
24. George H. STEINMETZ, Freemasonry: Its Hidden Meaning, s. 37
25. Phillip D. Collins, The Ascendancy of the Scientific Dictatorship, 24 fiubat 2005, s. 4
26. Phillip D. Collins, The Ascendancy of the Scientific Dictatorship, 24 fiubat 2005, s. 7
27. Phillip D. Collins, The Ascendancy of the Scientific Dictatorship, 24 fiubat 2005, s. 8
28. Phillip D. Collins, The Ascendancy of the Scientific Dictatorship, 24 fiubat 2005, s. 8
29. Phillip D. Collins, The Ascendancy of the Scientific Dictatorship, 24 fiubat 2005, s. 8
30. Phillip D. Collins, The Ascendancy of the Scientific Dictatorship, 24 fiubat 2005, s. 8
31. Phillip D. Collins, The Ascendancy of the Scientific Dictatorship, 24 fiubat 2005, s. 8